Yaşayan Kütüphane Nedir?

Yaşayan kütüphane normal bir kütüphaneye benzer. Tek farkı kitaplarının insan olmasıdır.


Peki nasıl işler ?
Okuyucular gelir, okumak istedikleri kitabı, kütüphanecilerin yardımıyla seçerler. Seçtikleri kitabı okuma kartlarıyla, belli süreliğine ödünç alır, okur ve kitabi kütüphaneye geri iade ederler. Başka kitap için aynı yol tekrarlanır.
Bu kütüphanede kitaplar insan olduğundan kitaplar ile okuyucular kişisel bir diyalog içerisine girerler. Bu diyalog sırasında okuyucular kitaplara ve aynı şekilde kitaplarda okuyuculara sorular sorup cevaplayabilmektedir. Bu şekilde karşılıklı yeni öğrenme yolları geliştirebilmektedirler.


Kütüphaneciler, okuyuculara kitap seçme konusunda yardımcı olmanın yanında kitapların korunması, teslim edilmesi ve kütüphane düzeni gibi sorumlulukları da üstlenen kişilerdir.


Okuyucular, kütüphane kurallarına uymak koşuluyla, istedikleri kitabı okuyabilirler. 


Kitaplar; etnik, dini, kültürel, cinsel vb. kimlikleri nedeniyle önyargılara maruz kalmış ve toplum tarafından sosyal dışlanma yaşayıp, ayrımcılığa uğramış kişilerdir. Yaşadıkları ayrımcılığı ve sosyal zorlukları diyalog halinde okuyucularla paylaşırlar.


Yaşayan Kütüphane fikri ilk olarak Kopenhag'da yerleşik “Şiddeti Durdurun” (Foreningen Stop Volden) isimli bir gençlik örgütü tarafından geliştirildi ve 2000 yılındaki Roskilde Festival alanında ilk kütüphane kuruldu. Avrupa Konseyi desteği ile 2001 yılında Budapeşte’de Sziget Festival’inde kütüphanenin tekrar kurulması sağlandı. O tarihten bu yana her yıl Avrupa’nın çeşitli ülkelerindeki bir çok festivalde ve çok sayıda gencin bir araya geldiği başka toplanmacalarda da kurulmaya devam etti...